Select Page

Tolkien 2

Elektrikli Testere ve Ejderha – Sabri Gürses

Tolkien okuduğunuz zaman – tam da hayatta olduğu gibi – her yere gölgesini düşüren, hep göz önünde olan, ama nedense görünmez olan, deyim yerindeyse yüzüğünü takıp görünmez olmuş bir kahramanla karşılaşırsınız: Ağaç. Tolkien’in mitolojik fantazyasında da olduğu gibi dünyanın bütün mitolojilerinde Ağaç merkezde yer alır, karıncaları, sincapları, cinleri, goblinleri, elfleri ve elbette hobbitleri içinde barındırır. Bu yüzden, kaçma şansı olmayan bir ağaca doğru yaklaşan elektrikli testere, onu yerinden sökmek üzere harekete geçen bir kepçe aslında sayısız canlı organizmayla birlikte sayısız hayal kahramanını da dehşete düşürmekte, fantazya varlıklarını yersiz yurtsuz bırakmaktadır.

“Her ağacın düşmanı vardır ve bazılarını savunanlar çıkar.. Ağaçların hâlâ büyümekte direndiği her yerde elektrikli testerenin sesi hiç kesilmiyor” diyor mektuplarında Tolkien. Yüzüklerin Efendisi’nin eşsiz sahnelerinden biri olan, ağaç çobanı Entlerin Isengard’a doğru yürüyüşü için, gençliğinde okuduğu Macbeth’teki “Birnam ormanının kalkıp Dunsinane’ye yürümesi” metaforundan esinlendiğini, yazmak için yıllarca beklediğini anlatıyor. Bu ilginç açıklama, hem edebiyatın edebiyattan beslenme biçimlerini, hem de Ağacın bütün edebiyat içindeki merkezi yerini hatırlatması açısından etkileyici. Böyle bakınca, Joseph Campbell’ın Tanrının Maskeleri’nde dünya ağaçlarını anlatırken, Arthur Evans’ın Girit’te bulduğu, üzerine dünya ağacı tasvir edilmiş, M.Ö. 1500’lerden kalma bir Minos yüzüğünü hatırlatması birçok çağrışıma yol açıyor. Ağaç engin bir konu, insanın yeryüzündeki anlam arayışının kalıcı bir imgesidir, çünkü kökleriyle toprağa tutunur, suya ulaşır, dallarıyla havaya karışır, havayı yaratır ve çarpan şimşekle yanar; dört temel öğenin benzersiz bir bütünüdür.

Bu derlemede Tolkien’in ağacı iki açıdan ele alınıyor; ağaç imgesini nasıl kullandığını ele alan denemelerle yapıtının kökleri ve dalları hakkında yazılmış bazı yazılar bir araya geliyor. Çok yönlü İngiliz yazar Colin Wilson onun hakkında yazılmış ilk denemelerden birinin sahibi. Tree by Tolkien adlı denemesi, Tolkien’in hem ilk kaynaklarını, hem de modern edebiyat içindeki yakınlıklarını ele alıyor; Claudia R. Finseth’in Tolkien’s Trees adlı yazısı Tolkien’in eserlerinde ağaçların konu ve karakter olarak nasıl ele aldığını değerlendiriyor. Tolkien’in kadim dostu şair W.H. Auden’ın At The End of the Quest, Victory yazısı, Yüzüklerin Efendisi’nin Amerika’da yayınlanan ilk önemli tanıtımıydı ve özellikle de, eleştirmen Edmund Wilson’ın Ooo, Those Awful Orcs! başlıklı, Tolkien’in en ünlü eleştirilerinden biri olan yazısıyla karşıt bir perspektif sunması açısından önemli. Fantazya yazarı Peter S. Beagle’ın Tolkien’s Magic Ring adlı yazısı da bir bakıma bir fantazya savunması sayılabilir. Bu dönemde yavaş yavaş Tolkien’in sanayi sonrası ve tüketim uygarlığına karşı başka bir perspektifin içine girdiğini görüyoruz: W.E. Ratliff ile C.G. Flinn’in The Hobbit and The Hippie adlı yazısı bize Amerika’da büyüyen avm uygarlığında Tolkien’in nasıl algılanmaya başladığı konusunda ipuçları veriyor. Tolkien’in mektuplarından aktarılan birkaç bölüm de bu büyük ağaç dostunun somut ağaçlar (ve elbette kaybolan kır hayatı) için en derin kaygılarını sergiliyor. Bu kaygı bir temel kararla sonuçlanıyor: “Ben bütün eserlerimde düşmanlarına karşı ağaçların tarafını tutarım.” Büyük eserler yaratmanın kuralı da bu değil mi zaten?

Tolkien’in Ağacı adlı kitabın bilgileri